SPOR
Abdullah Avcı'nın Rize ve Rizespor hatıraları
Abdullah Avcı, Türk futbolunun zirvesindeki hemşehrimiz. Kendisiyle Rize hatıraları ve Rizespor üzerine 2012 yılında bir söyleşi yapmıştık.
ABDULLAH AVCI’NIN RİZE VE RİZESPOR HATIRALARI
*Güveç yemeğe geldim.
* Babam Rize Salarha Dörtyollu, annem ise Güneysulu’dur. Annemin köyü ile Cumhurbaşkanımızın köyü komşudur. Başbakanımız Kasımpaşa’da da oturduğumuz yerin iki sokak arkasında oturuyordu
* Mehmet Ali Karaca’nın evlendiği günü unutamam. Kamptan göndermiştik onu, kız kaçırması için. Aslında kız onu kaçırmıştı.
* Aha, Rize'deki saçlarımın katili.
Abdullah Avcı, Türk futbolunun zirvesindeki hemşehrimiz. Kendisiyle Rize hatıraları ve Rizespor üzerine 2012 yılında bir söyleşi yapmıştık. Futbola 1979–80 sezonunda Vefa genç takımında başlayan Abdullah Avcı, üç yıl sonra A takıma yükseldi. İki sezon Vefa A takımında top koşturan Avcı, Karagümrük'e transfer oldu. Karagümrük'te geçen iki sezonun ardından 1986–87 sezonunda eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın kardeşi ve Rizespor Kulüp Başkanı Turgut Yılmaz'ın ısrarıyla 50 milyon lira bedelle Rizespor'a transfer edildi. Rizeli olan Avcı, efendiliği, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile kısa sürede dikkat çekmeyi başardı ve takımın en sevilen futbolcularından biri oldu. Biz sorularımızı sormuş o içtenlikle cevaplamıştı ve ortaya güzel bir söyleşi çıkmıştı...
Rizeli arkadaşlarınızla bir aradasınız, neler hissediyorsunuz?
Yirmi dört yıl sonra bütün Rizeli arkadaşlarla bir araya gelebiliyorsak bu durum Rize’de güzel günler yaşadığımızın resmidir. Buradaki arkadaşlıkların, dostlukların hala devam etmesi hem benim hem de buradaki arkadaşlarım adına mutluluk vericidir. Rizeliler zaten cana yakın ve kendi değerlerine sahip çıkan bir yapıya sahiptir. Rize’ye evimiz gibi hala gelip gidiyoruz. Kasımpaşa’da doğdum ama Güneysu’da, Aron’da yakın akrabalarımız var. Kasımpaşa’nın yüzde sekseni Rizeli zaten. Çocukken okullar tatil edince köye giderdik. Babam Rize Salarha Dörtyollu, annem ise Güneysulu’dur. Annemin köyü ile başbakanımızın köyü komşudur. Başbakanımız Kasımpaşa’da da oturduğumuz yerin iki sokak arkasında oturuyordu. Kendisini futbolculuk yıllarında izleme şansım oldu. Saygın kişiliği ve futbol başarısını bir arada götürüyordu. Futbol oynamaya devam etseydi bugün iyi bir santrfor olabilirdi.
1986 yılında Rizespor'a transfer oluyorsunuz…
1986 yılında bu şehre futbolcu olarak hizmet etmeyi nasip oldu. Dostluklarımız her daim güzel oldu.19 85-86'da ben Karagümrük'te oynuyordum, ikinci ligde. Büyük takımların istediği, iyi bir oyuncu ve aynı zamanda gol kralı idim. Bonservisim Karagümrük'te idi. Beşiktaş'la anlaştık, satışımı bekliyorum. Transferlerde prosedürler vardı. O ara devreye Rizespor, Antalyaspor girdi. Derken kendimi bir anda toprak sahası olan Rizespor'da buldum. 21 yaşındaydım. O zamanlar hatırı sayılır düzeyde siyasi isimler devreye girebiliyordu, ayrıca ben de Rizeliydim. Rizespor'un formasını giymekten oldukça mutluydum. Çok güzel anılarım oldu. Rize’ye futbolcu olarak geldiğimde Turgut Yılmaz Rizespor’da başkandı. Mesut Yılmaz da devlet bakanı idi. Benim Rizeli olduğumu öğrenince transfer etmek istediler. Orada ilk dönem iyi geçti. Tanju, Samsun'da gol krallığına oynuyordu. İki basamak altında da ben gidiyordum. Hatta Galatasaray'ı yendik o yıl. 36. dakikada penaltıdan Galatasaray'a attığım gol sonrasında hep aşağı doğru gittik. Fırsat herkesin ayağına gelir, benim de geldi ama olmadı.
Rize'de nasıl bir ortamla karşılaştınız?
Rize’ye gelince takımda güzel bir kardeşlik ortamı buldum. Biz yirmi dört saat her şeyi paylaşan bir arkadaş grubu idik. Bugün hala o isimlerle büyük bir keyifle görüşüyoruz. Mehmet Ali Karaca esprileriyle bu arkadaşlıklara renk katardı. Harun, Hasan., Mehmet, Süleyman, Hasan Fehmi ağabey ve bütün arkadaşları, o günleri hep yad ediyorum. Rize’de futbolcuyken bir yıl Hakan Tecimer’in evinde kaldım. Mehmet Ali Karaca’nın evlendiği günü unutamam. Kamptan göndermiştik onu, kız kaçırması için. Aslında kız onu kaçırmıştı. Hala evliler, onları mutlu görmek bizi de mutlu ediyor.
Unutamadığınız bir maç var mı?
Keyifli bir dönemimiz vardı. Hasan Vezir, İsmail, Turgut, Muharrem, Metin, Hakan, Harun, M. Ali Karaca, Turist Mehmet, Kaleci Phall. Hele unutamadığım bir maç var ki Galatasaray ile toprak sahada oynadığımız maç, 1986-87 sezonuydu. İlk golü penaltıdan ben attım. Hakan ikinci golü attı ve maçı 2-0 kazandık. Toprak saha, ikinci yıl çim saha oldu. Takımdaki arkadaşlarımı hiç unutmadım. Arkadaşlıklarımız hala devam ediyor.
Sonra ayrıldınız Rizespor'dan…
1986-87 ve 1987-88 sezonlarında Rizespor’da yer aldım. Başarılı iki sezon geçirdim. Özellikle kafa toplarına hakimiyetim konuşuluyordu. Sonra Adof Remi teknik direktör olarak geldi. Onunla ufak bir problem yaşadık. Anlaşamayınca önce Bakırköyspor'a, sonra Kahramanmaraşspor'a kiralandım. Avcı kiralık gönderilmeseydi Rizespor ikinci lige düşmezdi diye öne sürüldü. Geri döndüğümde Çaykur Rizespor ikinci ligdeydi. Cesarettin Alptekin teknik direktördü ve yardımcılığını Hüsnü Kürkçü yapıyordu. Rize'de bir yıl daha kaldıktan sonra Kasımpaşa'ya geçtim. Burada da bir sene oynadım ve İstanbulspor'a giderek dört yıl kaptanlık yaptım. İki kez şampiyonluk yaşadım. Küçükçekmecespor ve Nişantaşı'nda oynadıktan sonra futbolculuk yaşantımı noktaladım.
Bugünkü Rizespor'a nasıl bakıyorsunuz?
Ben Mehmet Ali Karaca’ya görev verilsin istedim. Karaca bizim arkadaşımız ve mesleğini doğru yapan insanlardan biri. Yönetim başka bir tasarrufa gitti. Karaca yine bu takımın içinde yer alıyor ve gelecek vaat ediyor. Yeni hocaya destek olmamız gerekiyor. Rizespor stadını, tesisini tamamladı. Önemli olan altyapılarına doğru yatırım yapmalarıdır. Bunu yapar ve sabırlı olurlarsa bunun meyvelerini toplarlar. Biz biraz sabırsız bir insanlarız. Galatasaray bana görev teklif etmişti. Doğru zaman değildi. Sabrettim. Altı yıl sonra milli takımın başındayım. Hakan Tecimer ile şimdi de aynı çatı altında görev yapıyoruz. Kendisi U17 takımının teknik sorumluluğunu yapıyor. Birlikte çalışıyoruz.
Özlüyor musunuz memleketinizi?
Rize'ye gidince nostalji yapıyorum. Berber Ahmet, Peynirci Hüseyin ve diğerlerine uğruyorum. Hüsnü Ağabeyle birlikte kahvaltı yaptık. Daha geniş bir zamanda ailece gelmek istiyorum.
Dilerseniz sizi bir de arkadaşlarınız Ahmet Kulaksız ve Hüseyin Ahıskalı'dan dinleyelim…
Ahmet Kulaksız: Abdullah Avcı Rizespor'a geldiğinde kuaför dükkanım Kutluhan'da idi. Hep bana tıraşa gelirdi. Geçen Rize'ye geldiğinde yanına gittim, “Aha, Rize'deki saçlarımın katili" dedi. Rize'ye her gelişinde bana uğrar. Futbolda en güzel konumlara da gelse arkadaşlarını hiç unutmadı. Rizede iken Ramazanları hep beraber toplanır, güveç yapardık. İstanbulspor'da Aykut'un yardımcısı iken bir gün Rizespor'u izlemeye geldi. Benim haberim yok. Harun İlik aradı. Hadi maça gidelim dedi. Gittik. Abdullah Hoca maçta. Yanına gittim, “Hayrola Avcı, niye geldin?” dedim. “Güveç yemeye” dedi.
Hüseyin Ahıskalı: Onu ilk kez Rizespor'a gelince tanıdım. O gün bugündür hiç irtibatı kesmedik. Futbolda zirvede olduğu gibi mütevazılıkta da zirvededir. Peynirli Rize pidesini çok sever. Birlikte oturup yerdik. Annesi, teyzesi Rize'ye gelince bana uğrarlar.
Fatih Sultan KAR / İST.
Henüz yorum yapılmamış.